Loading...
en

Onur's blog

Esenlikler herkese, başlık biraz bu konuya ağır gelmiş olabilir ama başarıya ulaşmada en önemli konu zeka, azim ve kararlılık olmadığını farkına vardım. 2019 yılında en çok duyduğumuz belki coğrafya kaderdir sözüne katılıyorum. Bu arada sözü de İbni haldun söylemiş.


Bugün ayın 17.02.2020 Gece saat 2:30 yazıyı yazdığım saatler internet resmen Tostos gibi çalışıyor. Reklamlarda gördüğümüz TTNET roket hızında altyapısı fiber hızlı internet diyorlar fakat hiçte öyle değil. Bu ay sürekli yavaş girdik zaten 6-8-8 mbit ile girersek çok hızlı diyoruz. şuan hız testi yapayım dedim. O kadar hızlı ki internet site ölçemedi bile. 0,3 mbit ile giriyoruz resmen Amerika 1967 bile bundan hızlı internet e sahipti. Aslında bahsetmek istediğim internet hızı değil o da sinirli olduğum için arada kaynadı gitti.

... more

Hello, everybody today i will share with you my opinion about scammer girls. how do you understand if a girl scam or real person. Firstly scammer peoples target is your moneys.


If you don't send your moneys to them or don't give your credit card information they can't do nothing.

... more

Günümüzde Türk dünyasının 350-300 milyon arasında bir Nüfusu mevcut fakat Türkler dağılmış parça parça hale gelmiş bir çok Türk kökenli insanlar bulundukları çevrede kimliği yok olmuş durumda.

Romanya'da mimarlık okurken sınıfta Tatar arkadaşlarım oldu 1 tanesi hariç diğerleri hepsi kimliklerini kaybetmiş sadece isimleri Türkçe ve görünüşleri kısa boylu siyah yada kahverengi gözlü hafif çekik gözleri ile Balkanlardaki Osmanlının bıraktığı Tatarların izleri ben buradayım diyor.


Bir tanesinin adı Şirin idi konuştum kızla arkadaş olduk ismi hariç Türkçe yada Tatarca yada Türkiye ile hiç bir alakası yoktu. Balkan Türklerinin dinleri Ortodoks olduğu için çok kolay karışmışlar. Müslümanlık kimliği Türklerin Kültürüne uymasa'da farklı kültürler ve dinlere sahip Irklar kaynaşması zorlaşıyor. Rusya'daki Tataristan'daki Tatarlar gibi.


Rusya'daki Türkler ise isimlerini Rusça yada Hristiyan isimleri koymaya başlamışlar. Bir çok Rusya'daki Türk kökenli soydaşlarımız Rusça isim koymuşlar. YouTube de bir video da Yakut Türkü kızla Rus bir habercinin dalga geçtiğini gördüm. Adam sen madem Yakut sun neden ismin Rusça diyordu. Bana göre adam kesinlikle haklı.


Peki ya İran'daki durum nasıl bir çok İranlı Farsça, İbranice ve Arapça isim koymuş. Türkiye de isimlerde bundan farksız değil. Herkes Tutturmuş bir Kuran dan Kutsal isim diye, Ne görürlerse

Peki Türkiye deki durum nedir?
Türkiye de 4 tane ad Türkiye nüfusunun 3/1 e denk geliyor. Mehmet, Ali, Mustafa, Muhammed özellikle Mehmet en çok kullanılan isim arasında ve Ali. Özellikle Aleviler ali ismini en çok kullannanlarmış. Rehbere baktığımda isimlerin yarısına yakını bunlar ile dolu. Tanımadığın birine bile Mehmet Abi desen tutuyor. :))

Benim o kadar Arap arkadaşım oldu hiç birisi çocuklarına Türkçe isim vermemişler. Türkiye de ki isimlerin Çoğunluğu Türkçe değil. Bizim Ortak değerlerimiz var ken nedir bu arapça, süryanice, farsca, yunanca, rumca, hristiyan isimleri kullanmak özünüze dönün ve balalarını gök Türkçe isimler koyun...


Örnekler; Kürşat, Deniz, Alperen, Timur, Su, Aybüke, Güneş, Yıldız, Mete, Demir, Bilge, Onur, Yaprak, Doğukan gibi...



Türkiye adaletsizlik ile dolu bir ülke, buna en açık örneklerden bir tanesi ödediğimiz elektrik faturaları 30-40 senedir kullanmadığımız elektrik faturalarını ödüyoruz.


Bu ay 200 lira elektrik faturası gelmiş bunun %16 sı kaçak elektriklerin parası yani 100 TL fatura ödüyorsanız 16 TL doğuda elektrik ödemeyenlerin faturasını siz ödüyorsunuz. 200 TL de 32 TL hiç kaçak elektriği kullanmadığım halde doğuda kaçak elektrik kullananların faturalarını ödedim.

... more

Merhaba, Hatıralar zamanla unutuluyor bu aralar yazma gereği duyuyorum belki ilerde 70-80 yaşıma geldiğimde okur ve yüzümde balalığım dönemine ait düşüncelerde yüzümde bir gülümseme oluşur..

Çocukken güvercinlerim vardı. İlk orta okulda bir arkadaş güvercin besliyordu ismi Halil diye bir arkadaştı. Halil Gürer hala hatırlarım kendisini onun güvercinleri vardı hep anlatırdı bende ona nereden aldın len dedim. O da bana Pazar girişinde var dedi.


Bir gün Pazara gittiğimde güvercinleri gördüm Anama ben güvercin beslemek istiyorum dedim. Ama Aileden ve Akrabalardan herkes güvercin iyi bir hayvan değil uğursuzluk getirir besleme diye söylediler.. 2-3 hafta Anama ikna etmek için uğraştım sonra Anam öğretmen ve batıl inançlara inanmayan birisi o da güvercin bu kanatlı hayvan ne uğursuzluğu getirecekmiş canım dedi.

... more

Buna, Azi e 11.2.2020 am acultat o melodie romanesc vechii.. "ninsoare de adio" Poveste timpul de 1800 şi mi a facut sa amintesc zilele mele care am avut in Romania.


A trecut apprope 8-9 ani timpul curge repede. Cate data ma amintesc zilele care am avut.

Stiu ca daca ma pleca inca mai o data nu sa fie nimic la fel ca inaninte... Dar stiti sa oamenii mereu e dor de zilele care a fost frumos si care era tanar mai plin cu speranta despre viata, despre omaneii si sigur şi despre dragoste.. Cu timpul pierzi sentimentele sau aşa te face sa simti oamenii prin jurul tau.

... more

Astăzi voi împărtăși cu voi ideile mele despre lupta pentru existența Estului Turkestan, o țară uitată pe care mulți dintre noi nu o cunosc.

 

 

Această țară are o suprafață de 1,8 milioane km2 și geografia sa este mare, dar populația sa este concentrată în anumite orașe.


În recensământul din 1982, populația regiunii a fost calculată la 31 de milioane. Astăzi, în 2020, se estimează că există 16 milioane de turci uiguri.


Vă rugăm să faceți publicitate acestui masacru și tortură în regiunea Uighur din China, în numele întregii umanități.




Pentru credințele lor și din cauza metalelor prețioase și a resurselor de aur ale regiunii, ei urmează o politică de asimilare și distrugere în masă a uigurilor din această regiune.
Am citit știrile despre uiguri. se spunea despre ministrul chinez de stat „am ucis 35 de milioane de turci uiguri”


Aproximativ 4-5 milioane de oameni au fost ordonați să fie închiși și torturați de autoritățile chineze, încât turcii uiguri să nu locuiască în regiune în decurs de 10 ani.


Today I will share with you my ideas about the struggle for existence of East Turkestan, a forgotten country that many of us do not know.



This country has a surface area of 1.8 million km 2 and its geography is large but its population is concentrated in certain cities.


In the 1982 census, the population of the region was calculated as 31 million. Today, in 2020, it is estimated that there are 16 million Uyghur Turks.


Please publicize this massacre and torture in the Uighur region in China on behalf of all humanity.

... more
Bugün sizlere, birçoğunuzun bilmediği yada bilenlerin ise TV ler'de çıkan kısa haberlerde gündeme gelen ve unutulan bir Ülke'nin ve bir Türk Boyunun var olma mücadelesi hakkında fikirlerimi paylaşacağım.

Yüz ölçümü 1.8 milyon km 2 olan bu ülkenin coğrafyası Türkiye'nin 2 katına denk gelmektedir. Fakat Nüfusu ise belirli kentlerde yoğunlaşmaktadır. Çin'in yapmış olduğu nüfus sayımında nüfusu 1982 yılında 31 milyon olarak hesaplanmıştır.
... more

Balalarınıza (cocuklarına) Türkçe adlar;

Türkler internetin gelişmesiyle birlikte aynı orada kendi öz kültürlerini araştırmaya ve geri Öztürk köklerine dönmeye başlamışlardır.

Balarına İbranice (kurandaki Arapça sanılan kelimeler), Farsça, Latince, Eski Put adlarını anlamı bile belli olmayan adlar takmak yerine neden Türk balaların adlarını Türkçe İsimler vermiyorlar.

Dünyadaki Hemen hemen bütün milletlerden insanlar ile çevrem ve tanışmışlığım oldu bu zaman kadar. Ben hiç bir zaman bir Amerika yada bir İtalya'da yada Arap Ülkelerinde çocuklarına Türkçe isim verdiklere denk gelmedim.

... more


Merhaba, Balalık (cocukluk) dönemim Manisa'ın sarıgöl ilçesinde geçti Anam oraya Fen bilimleri öğretmeni olarak atmasından sonra Aksaray'dan Sarıgöle göçtük. 5 yaşlarında Sarıgöl ilçesine geldiğimde hava cok sıcak gelmişti. Hatta şubat ayı sonlarında şort giydigimi hatırlıyorum.

Neyse size o yaştaki kısıtlı düşüncelerimden bahsedeceğim, yaşım küçük olması gerekigle insanların bildikleri ve gördükleri çevresinden keşfettikleri ve öğrendikleri kadar sınırlı oluyor.

Örnek vermek gerekirse;

Dünyada Almanya, Türkiye ve Arap ülkesi Arabistan var sanırdım. Dünya bu 3 ülkeden ibare diğer ülkeler ise boş sanırdım.
(Fotoğraf ben küçük ve Ağabeyim büyük olan) oraya oturttular diye ben kızmışım galiba her zamanki gibi kameraya bakmamışım.

Çin diye bir ülkenin varlığından haberdar değildim. 7-8 Katlı apartmanlar çok büyük geliyordu gözüme.
... more


Romanya'ya otobüs ile gittiğimde ilk gün baya yorgundum 18 saat otobüs yolcuğu ve gümrüklerdeki yaşadığımız sıkıntı gece 3 defa uykumdan uyanmam bagajların kontrolü falan derken neredeyse 2 güne yaklaştım ve uykusuzdum.

Tek yolcu kaldığım için Otobüs şoförü bana bir bilet aldı ve gideceğim yere otobüs ile değil küçük minibüs ile gönderdi. O zaman için şoförün bu hareketi bana bir jest gibi gelse de şu zaman düşündüğüm zaman yaptığı etik kurallara aykırıydı. Adam sırf benzin parası gitmesin ve evinde dinlenmek için yol istikametini değiştirmişti.

Minibüs durağına gittik 3-4 saat sonra kalkacaktı bana şöför bilet aldı. Parasınıı ben ödemek istedim fakat kabul etmedi o kendi yanından ödedi. Zaten onun ödemesi gerekiyordu. düşünün İstanbul'dan İzmir'e bilet alıyorsunuz ve şöförün evi bursa'da sizi bursa'da indirip başka bir otobüs ile gönderiyor.

... more


Ben aslen Manisa Alaşehir de doğdum. Buranın şehir nüfusunun az olması sıkıcı bir yerleşim yeri olması ve şehrin küçük olması, asosyal bir toplum yapısı kadın ve erkek arasında mesafelerin uzak olması ayrıca şehrin sadece gezebileceğiniz 1 tane ana caddesi olması nedeniyle Ergenlik dönemim burada geçti diyebilirim. Taki 22 Yaşıma kadar....

22 Yaşımda artık okudum üniversiteyi bırakıp, kafama yurt dışına yerleşme fikri vardı, hep çocukluğumdan beri farklı ülkere gitmek istemişimdir. Aklımda Belarus fikri vardı. Babama söylediğimde babamda bizim komşunun oğlu Üniversite okumak için Romanya'ya gitti senide oraya gönderelim dedi. Bende İnternet hemen gitmek için gerekli belgeleri araştırdım.

... more

İf you have a baby or if you need a german baby names it will be helpful for you.


1900s

male Ernst, Friedrich, Hans, Heinrich, Hermann, Karl, Otto, Paul, Walter, Wilhelm

female Anna, Bertha, Elisabeth, Emma, Frieda , Gertrud, Margarethe, Maria, Marie, Martha


1920s

male Gerhard, Günter, Hans, Heinz, Helmut, Herbert, Karl, Kurt, Walter, Werner

female Edith, Elfriede, Erna, Gerda, Gertrud, Hildegard, Ilse, Irmgard, Lieselotte, Ursula

... more

Yemekte problem yaşamazsanız Kore'de yaşamak rüya gibi. Türkiye'nin 100 yıl ilerisinde yaşıyormuş gibi hissediyorsunuz. Kore'ye gelmeden önce çok endişelerim vardı; ama şimdi ki duygularım bambaşka.

 

Kore'de küçük bir Korece kursu buldum. Moğol'lara ait bu kurs kaliteli ve uygun bir kurs imkanı sunuyor. Öğretmenler tek tek ilgilenip, itinayla görevlerini yapıyorlar. Öğle yemekleri ücretsiz. Ama her Türk o yemekleri yiyemez... Müslümanlara uygun yemek bulmak çok zor ve çok pahalı. Ben yemeklerde hiç zorlanmadım. Kore'de kahvaltıda peynir, zeytin yemiyorlar. Çorba, sulu yemek, kimçi, haşlanmış pirinç ve diğer mezeleri yiyorlar. Koreliler, Türkler kadar çok süt içemiyorlar, yoğurt yiyemiyorlar. Mideleri kaldırmıyor. Türklerde onların yediklerini kahvaltıda yiyemiyor. Burada herşeyin içinde şeker var. Kimçinin içinde bile şeker var. Ekmekleri şekerli, cipslerde şekerli, tuzlu şeker ya da acılı şeker gibi...

... more

Bu gün sizlere, yalan söyleyen kişiyi anlamak ve yalan söyleme çeşitleri hakkında bilgi paylaşıyoruz.

Yalan adeta günlük bir hayatın parçası haline geldi, sabahtan akşama kadar bir çok kişi ile iletişim halinde oluyoruz ve bir çok beyaz yada pembe yalanlar duyuyoruz ve söylüyoruz peki; yalan söyleyen kişiyi nasıl anlarız?

 



Yalan Söyleyen Kişiyi Anlamak 


Yalan Çeşitleri 

İnsanların birbirlerine söyledikleri yalanları dört grupta değerlendirmek mümkündür. 

Birinci grupta kişinin söylediği yalanın, karşısındaki tarafından bilindiği fakat karşı çıkılmadığı ortak-yalanlar vardır. Kendisine yapılan akşam yemeği önerisinden hoşnut kalmayan hanım, daveti yapan kişiye "işim var veya "başkasına sözüm var" der. Bunu söylerken karşısındakinin söylediği yalanı anladığını bilir. Ancak iki taraf için de durumun bu şekilde algılanması uygundur. Daveti yapan kişi, konuyu mazeret yönünde geliştirebilir ve şehir hayatında herkesin programının kaçınılmaz olarak çok yüklü olduğunu söyler. Bu şekildeki ortak-yalanlar insanların gündelik hayatlarında önemli bir yer tutar.

İkinci grupta yer alan yalanlar, doğrusu ortaya konamayacağı için karşı çıkılmayan yalanlardır. Buna örnek eşi kendisini terk eden birinin bir kokteyl partide mutlu bir görüntü sergilemesidir. Bu kişi beraberliğini bitirmekten ötürü çok mutlu olduğunu ifade eder ve dinleyenler bunun doğru olmadığını bilirler. Ancak buna kimse karşı çıkamaz. Bu kişi gece boyunca izlenecek olursa, söyledikleriyle iç dünyası arasındaki çelişkiyi ortaya koyacak birçok açık verebilir. Ancak bu yalanın ortaya çıkması kimseye yarar sağlamayacağı için, kimse konunun üzerine gitmez.

Üçüncü grupta profesyonel yalancıların söyledikleri. yalanlar bulunur. Burada "profesyonel yalancı" tanımı "mesleği gereği yalan söylemek zorunda olan" anlamında kullanılmaktadır. Diplomatlar, politikacılar, avukatlar, reklamcılar, halkla ilişkiler şirketlerinin temsilcileri, falcılar, sihirbazlar, eski eşya satıcıları (antikacılar) için yalan bir hayat biçimidir. Bu kimseler, karşılarındaki kişilere konuyla ilgili olarak sadece onların hoşlarına gidecek olanları söylemekte çok ustadırlar.Bu kimseler yalan söyleme becerilerini öylesine geliştirip parlatırlar ki, insanlar bu yalanları duymak için can atarlar, teşvik ederler ve bundan mutluluk duyarlar. Bu grupta yer alanlar yalan işaretlerinin çok azını gösterirler.

Dördüncü grupta ise, işi yalan söylemek olmayan sıradan insanların söyledikleri ve kendilerine yarar sağlayan küçük veya büyük yalanlar gelir. Bunlar fark edildiği zaman "yalan" diye adlandırılan adi yalanlardır. Kitapta daha önce yer verdiğimiz önemli bir gerçeği burada bir kere daha hatırlatalım: "İnsan ağzıyla yalan söyleyebilir ancak bedeniyle asla". Bu sebeple söylediğinde dürüst olmayan birinin, davranışlarıyla sözlerinin doğru olmadığı konusunda bazı ipuçlarıyla kendisini ele vermesi kaçınılmazdır. 




Yalan İşaretleri 


Yalan söylerken insanların davranışlarında gözlenen farklılıklar çok sayıda araştırmaya konu olmuştur. Bu araştırmalardan çıkan sonuçlar şöyle özetlenebilir: 

- Yalan söyleyen kişilerin elleriyle yaptıkları jestler azalmaktadır. Normal olarak el jestleri ifadeyi güçlendirmek amacıyla yapılır. Kişi büyük çoğunlukla konuşulan kelimelerin anlamını artırmak için yaptığı el hareketlerinin farkında değildir. 

İnsan konuşurken elini salladığını bilir ancak ellerinin gerçekte ne yaptığını bilmez. Ellerinin bir şeyler yaptığını bilmek, ancak ne yaptığını tam olarak bilmemek kişiyi şüpheye düşürür ve böylece ellerin hareketleri azalır. Belki de insan içinde yaşadığı çelişkiden ötürü ellerinin kendisini ele vereceğinden çekinir ve ellerini ya cebine sokar, ya üzerine oturur veya bir eliyle diğerini tutar. Bu kendi kendine temas zor zamanda anne elinin tutulması yerine geçerek, iç gerginliği de hafifletir. 

- Yalan söyleyen kişinin elini yüzüne götürme ve yüz çevresine değdirme sayısı artmaktadır. Bir konuşma sırasında insan elini arada sırada yüzüne götürür. Ancak kişinin samimi olmadığı bir görüşme sırasında bu jestin sayısında çok büyük ölçüde artış görülmektedir. Elin yüze gitmesi sırasında yapılan hareketler çeneyi tutmak, dudaklara bastırmak, ağzı örtmek, burna değmek, yanağı ovuşturmak, gözün altını kaşımak, kulak memesini çekmek ve saçla oynamaktır. Bir yalan sırasında bütün bu jestlerin sayısında artış görülmekle beraber ağzı örtmek ve burna değmek jestlerinde adeta patlama olur. İnsan yalan söylerken neden ağzını kapatır? Bunu tahmin etmek çok zor değildir. İnsan ağzından çıkacak kelimeleri tutmak ve yaptığını örtmek ihtiyacındadır. Elin ağzı örtmesi çeşitli biçimlerde olur. Parmaklar dudakların üzerinde trampet çalabilir, işaret parmağı üst dudak üzerinde durabilir veya el ağzın hemen yanında durabilir.

Çocuklar yalan söylerken elleriyle ağızlarını kapatırlar. Hiç şüphesiz yetişkinler için elin ağza gitmesi, kişinin yalan söylediği konusunda tek belirleyici hareket değildir. Kişi söylediği konusunda tereddüt içindeyse, hata yapmaktan korkuyorsa, zaman kazanmak istiyorsa da eli ağız çevresinde olabilir. Bu sebeple elin burna gitmesi, ağzı örtmesine kıyasla daha gelişmiş, ince ve soyutlanmış bir harekettir. Ağızı örtmeye gelen el, hemen yukarda bulunan burna uzanır ve böylece daha sembolik ve stilize bir hareket yapılmış olur. 

Yalan söyleyen veya ağzından çıkanlar konusunda yeterince samimi olmayan bir insanın elinin burnuna gitmesinin en önemli sebebi fizyolojiktir. Çünkü yalan söylediği sırada bir iç gerginlik yaşayan insanın bedeninde birçok fizyolojik değişiklik olur. Kan basıncının yükselmesi, kalp vurum sayısının artması, ter bezi faaliyetlerinin artması gibi yalan söylerken kaydedilen fizyolojik değişikliklerin yanı sıra burunda bir kaşınma duygusu yaşanır. Coldoni nin ünlü masalında yalan söyleyen Pinokyo nun burnunun büyümesi sebepsiz değildir. Yazar son derece önemli bir gerçeği yakalamış ve abartarak çocuk literatürüne geçirmiştir. 

- Yalan söyleyen bir insamn konuşurken beden hareketlerinde bir artış olmaktadır. Yalan söylendiği zaman duyulan rahatsızlık ve huzursuzluk, özellikle otururken kişinin durumunda değişiklik yapmasına, oturduğu koltukta öne-arkaya veya sağa-sola hareket ederek, pozisyon değiştirmesine sebep olmaktadır. Bu pozisyon değişikliğinin ardında büyük bir ihtimalle "Keşke başka bir yerde olsaydım" duygusu yatmaktadır. Oturur durumda artan beden hareketleri televizyondaki açık oturum, panel veya sohbet türü programlarda sık sık görülmektedir. Özellikle "Kırmızı Koltuk" programında birçok konuk kendilerini güç durumda bırakan sorularda koltuğun sınırlarını zorlayan hareketler ve koltuk üzerinde mini gezintiler yapmaktadır. 

- Yalan söyleyen bir kişinin el jestleri azalırken, el sallama hareketi artmaktadır. Belki de böylece kişi elini silkme biçiminde hafif hafif sallayarak, sözleriyle ilgili sorumluluğun kendisine ait olmadığını anlatmak istemektedir. 

- Yalan söyleyen bir insanın yüz ifadesi büyük çoğunlukla normale çok yakındır. Bu alanda uzmanlaşmadan, bir kişinin mimiklerine bakarak yalan söylediğini anlamak çok güçtür. Yüz ifadesinde yalanı ele veren en önemli ipucu, kişinin gözlerini sık sık konuştuğu kişiden kaçırmasıdır. 

Bu araştırmalardan elde edilen bilgileri mutlak doğrular olarak değil, geçerIiliği tekrarlanmasına ve izlediği sıraya bağlı -her şeyden önemlisi- kişinin içinde bulunduğu bağlamın değerlendirilmesiyle anlam kazanan bir anahtar olarak kabul etmek gerekir. Yukarıda sıralanan özelliklerin varlığı kişinin yalan söylediğini değil, yalan söyleme ihtimalinin olduğunu gösterir.

Bu araştırmaları sınamak için çalışmalar yapan başka araştırmacılar, yukarda sıralanan davranışların yalan veya samimiyetsizliği ortaya çıkartmak için kulIanılacak anahtarın kendisi değil, ancak bir parçası olduğunu söylemektedirler. Örneğin, bir konuşma sırasında birdenbire büyük bir suçlamayla karşılaşmamız durumunda, bocalamamız, birçok kere elimizi yüzümüze götürmemiz, oturduğumuz yerde huzursuzluğumuzu yansıtan hareketler yapmamız mümkündür. 

Bu durumda suçlamaları yerinde, savunmalarımızı da gerçek dıŞl olarak mı kabul etmek gerekir? Benzer şekilde iş için mülakata çağrılan bir kişi, kendisine sorulan sorularla bunaldığı zaman elini birçok defa yüzüne götürebilir ve oturduğu yerde huzursuzluk işaretleri gösterebilir. Bütün bunların, adayın vereceği bilgilerin nasıl değerlendirileceğini bilememesinden ve hata yapmak endişesinden kaynaklanmaSi da muhtemeldir.Sıralanan sebeplerden ötürü bu işaretleri yalan söylemenin aşikar delilleri olarak değil, beynimizin içindeki düşünceler ve gerçek duygularla, dış dünyaya yansıyan ifadelerin bir çelişkisi olarak kabul etmek daha yerinde olur. Bu çelişki gerçek bir yalan olabileceği gibi, samimiyetsizlik, tereddüt veya şüphe de olabilir.

Yemek yedikten sonra, yapmayı alışkanlık haline getirdiğimiz şeyler vardır; 

kemer gevşetmek, sigara içmek vs gibi. Bunların sağlığımız açısından ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor musunuz peki?

1. Sigara içmeyin.

Yemek yedikten sonra sigara içmek

Uzmanlar tarafından yapılan araştırmalara göre, yemeğin hemen ardından yakılan tek bir sigara, 10 sigara içmeye eşdeğer sayılıyor ve kansere yakalanma riski artıyor.



2. Meyve yemeyin.

Yemek yedikten sonra meyve yemeyin.


Yemeğin hemen üstüne yenilen meyve, midenizin hava ile dolmasına sebep oluyor. Meyveyi yemekten 1 saat önce veya yemekten 1-2 saat sonra yemeniz sağlığınız açısından daha faydalı olacaktır.



3. Çay içmeyin.

Yemek yedikten sonra çay içmeyin

Türk kültürünün en önemli alışkanlıklarından biri olan yemek üstüne çay içmek de sağlık açısından faydalı görülmüyor. Çay, tükettiğimiz gıdalardan aldığımız proteinleri geç sindirmemize ve alınan vitaminlerden tam fayda sağlanılmamasına sebep oluyor. Özellikle "anemi"si olanların buna çok dikkat etmesi gerekiyor. Çay için en doğru zamanlama, yemekten en az bir saat sonra...



4. Sakın kemerinizi gevşetmeyin.

Yemek yedikten sonra kemer gevşetmeyin

Yemekten sonra kemer gevşetmek, bağırsak düğümlenmesine sebep olabiliyor.



5. Yürüyüş yapmayın.

Yemek yedikten sonra yürüyüş yapmayın

Yemeğin hemen ardından yapılan yürüyüş, tükettiğimiz gıdalardaki besin öğelerinin sindirilememesine, yani yediğimiz yemeğin fayda bakımından hiçbir anlamı kalmamasına sebep oluyor. Yürüyüşü 1 saat sonra ertelemeniz her yönden daha faydalı olacaktır. 



6. Banyo yapmayın/Duş almayın.

Yemek yedinten sonra duş almayın

Yemekten hemen sonra alınan duş, kan akışını el ve ayaklara doğru çoğaltırken, mide etrafında kan akışını azaltır. Bu da sindirim sistemi açısından zararlıdır.



7. Hemen uyumayın.

Yemek yedikten sonra uyumayın

Yemeğin hemen ardından uyumak da sindirim sisteminin yeterince çalışamamasına ve bağırsak iltihaplanmalarına ve mide rahatsızlıklarına sebep olur.

Bu gün gürcistan batum şehrinin tanıtımı ve en güzel batum şehri resimlerini paylaşıyoruz.

 

Gürcistanı ziyaret etmediyseniz yada batuma ziyaret etmek istiyorsanız mutlaka gürcistan fotolarına bakmanızı öneririz.


İşte en güzel gürcistan resimleri (batum fotografları)

gurcistan batum şehri, batum şehir fotoları, (en güzel batum resimleri)

Gürcistan resimleri, gürcistan fotografları, batum şehir resimleri

gurcistan batum şehri, batum şehir fotoları, (en güzel batum resimleri)  www.aybilgi.net

gürcistan bir görüntü

gurcistan batum şehri, batum şehir fotoları, (en güzel batum resimleri)  www.aybilgi.net

gürcistan batum şehri fotoları

gurcistan batum şehri, batum şehir fotoları, (en güzel batum resimleri)  www.aybilgi.net

batum şehri fotoları

gurcistan batum şehri, batum şehir fotoları, (en güzel batum resimleri)  www.aybilgi.net
gurcistan batum şehri botanik bahçesi fotosuy

gurcistan batum şehri, batum şehir fotoları, (en güzel batum resimleri)  www.aybilgi.net
gürcistan resimleri liman resmi

gurcistan batum şehri, batum şehir fotoları, (en güzel batum resimleri)  www.aybilgi.net
batum şehir içi fotoları 

gurcistan batum şehri, batum şehir fotoları, (en güzel batum resimleri)  www.aybilgi.net
gürcistan batum şehri resimleri 

gurcistan batum şehri, batum şehir fotoları, (en güzel batum resimleri)  www.aybilgi.net

gurcistan batum şehri lunapark fotosu

Doğu türkistan devleti hakkında bilgi;

Doğu Türkistan 1949 yılında Çin tarafında ışgal edilip ve şu anda Xing Jian diye bilinen bir tarihi Uygur-devletidir. 

Doğu Türkistan’ın Kuzeyinde Altay dağları, güneyinde Karakum çölü ile Altundağı (Kuenlun) ve Pamir dağları yükselir.

Türklerin yaşadığı ülke manasına gelen Türkistan’ın doğu bölgesini teşkil eden Doğu Türkistan’ın yüzölçümü 1.828.418 Km2 olup, bunu 1/3 çöller, 90.000 Km2 sini ormanlıklar geri kalanını tarıma elverişli topraklar ve dağlık bölgeler teşkil eder.


Doğu Türkistan'da nüfus ve sosyal yaşam;

Resmi istatistiklere göre bugün Doğu Türkistan’da yaşayanların sayısı yaklaşık on iki milyondur. Nüfusun etnik ana bölümleri şöyledir:

Uygurlar: 5.800.000
Kazaklar: 870.000
Diğer Türk kaynaklı gruplar: 90.000
Moğollar: 100.000
Mançular: 70.000
Çinliler: 5.000.000

Bununla birlikte eyalette yerleşmiş Çinli sayısı resmi kayıtlarda belirtilenin çok üstünde tahmin edilmektedir. 1949 yılından önce Doğu Türkistan’daki Çinli nüfusun 200.000 kişi olduğu tahmin edilmekteydi. Urumçi’nin nüfusu o günden buyana 80.000 kişiden 800.000 kişiye çıkarak on katına ulaşmıştır. 

Şehirlerde oturanların yaklaşık % 80’i Çinli’dir. Doğu Türkistan’daki Çinli nüfusun çoğalması Çinlilerle yerli halk arasında gerilimin artmasına yol açmıştır. 

Aksu, Kaşgar, İli ve Kargalık’ı da içine alan bir kısım şehirlerde geçmişte kargaşalıklar çıkmıştır.

Doğu türkistan bayrağı hakkında bilgi;

Doğu Türkistan bayrağı (Uygurca: Kök Bayraq, Gök Bayrak; Ay-Yultuzluq Kök Bayraq, Ay yıldızlı Gök Bayrak), 12 Kasım 1933 tarihinde ilan edilen Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti ve 1944 yılında kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti Millî Meclislerinde oy birliği ile kabul edilen mavi zemin üzerine beyaz ay yıldızlı Gökbayrak’tır.

2:3 oranlı gök mavisi arkaplan üzerine beyaz renkli ay ve beş köşeli yıldızdan oluşmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti'in SincanUygur Özerk Bölgesi'nde bu bayrağı kullanmak yasaktır. Kullanana hapis cezası uygulanmaktadır.

Şekil itibariye diğer Türk bayraklarına ve renk itibariyle de Irak Türkmen Cephesi'nin bayrağına benzer. Doğu Türkistan bayrağı, ayrıca Anadolu dışındaki bölgelerde bulunan Türkçe konuşan toplulukları simgelemek amacıyla da kullanılır

Doğu türkistan'da çin zulmü;

Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler, yaklaşık 250 yıldır Çin egemenliği altında yaşamaktalar. Çinliler, bir İslam toprağı olan Doğu Türkistan'a "kazanılmış topraklar" anlamına gelen"Sincang" adını koydular ve burayı kendi toprakları olarak tanımladılar. 

1949 yılında Mao önderliğindeki komünistlerin Çin'in yönetimini ele geçirmelerinin ardından, Doğu Türkistan üzerindeki baskılar eskisine oranla daha da arttı. Komünist rejim, asimile olmayı reddeden Müslümanların fiziksel olarak imhasına yöneldi. 

Katledilen Müslüman sayısı korkunç boyutlardaydı. 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin; 1952-1957 arasında 3 milyon 509 bin; 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin; 1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300 bin kişi ya Çin ordusu tarafından katledildi ya da rejimin doğurduğu kıtlık sonucunda öldü.  

Halkın hayatta kalabilen bölümü ise büyük baskı ve işkencelere maruz bırakıldı. Doğu Türkistan'ın uzun süre sürgünde yaşayan merhum lideri İsa Yusuf Alptekin, Türkiye'de yayınlanan Doğu Türkistan Davası ve Unutulan Vatan Doğu Türkistan adlı kitaplarında söz konusu baskı ve işkenceleri ayrıntılarıyla anlatır. 

Bu kitaplarda anlatıldığına göre, Doğu Türkistan'da halka uygulanan baskılar, Sırpların, Bosna'da Müslüman Boşnaklara veya Kosova'da Arnavut çoğunluğa uyguladıklarından farklı değildir. Ülkedeki Çin mahkemelerinin "ceza" yöntemleri de son derece acımasız ve vahşicedir. Diri diri toprağa gömmek, öldüresiye dövülen bir insanı çıplak halde karlarda yatırmak, iki bacağı iki ayrı öküze bağlanan bir insanı ikiye bölmek gibi "ceza"lar uygulanmıştır.


 

Basında doğu türkistan hakkında çıkan haber başlıkları;
 

 

Basında çıkan uygur türkleri katliamı
 



iletişim adreslerimiz:
 

 

[email protected]  ve [email protected]   e-mail adreslerinden bize ulaşabilirsiniz...

Pages: «« « ... 2 3 4 5 6

Quick Search

Main
to
Education
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  

Social