Loading...
en

Güney koreye gitmek isteyenler için mutlaka okuması gereken yaşanmış bilgiler. from Onur Türk's blog

Yemekte problem yaşamazsanız Kore'de yaşamak rüya gibi. Türkiye'nin 100 yıl ilerisinde yaşıyormuş gibi hissediyorsunuz. Kore'ye gelmeden önce çok endişelerim vardı; ama şimdi ki duygularım bambaşka.

 

Kore'de küçük bir Korece kursu buldum. Moğol'lara ait bu kurs kaliteli ve uygun bir kurs imkanı sunuyor. Öğretmenler tek tek ilgilenip, itinayla görevlerini yapıyorlar. Öğle yemekleri ücretsiz. Ama her Türk o yemekleri yiyemez... Müslümanlara uygun yemek bulmak çok zor ve çok pahalı. Ben yemeklerde hiç zorlanmadım. Kore'de kahvaltıda peynir, zeytin yemiyorlar. Çorba, sulu yemek, kimçi, haşlanmış pirinç ve diğer mezeleri yiyorlar. Koreliler, Türkler kadar çok süt içemiyorlar, yoğurt yiyemiyorlar. Mideleri kaldırmıyor. Türklerde onların yediklerini kahvaltıda yiyemiyor. Burada herşeyin içinde şeker var. Kimçinin içinde bile şeker var. Ekmekleri şekerli, cipslerde şekerli, tuzlu şeker ya da acılı şeker gibi...

Metro sistemleri çok kolay ve pratik. Metro girişlerinde kent haritası var. Nereye nasıl aktarma yaparak gitmeniz gerektiğini gösteriyor. Her arabada akıllı yol haritası var. Arabalar otomatik vites...Taksiler neredeyse metroyla aynı fiyat, çok ucuz. Ama dikkatli olmalısınız. Bazı taksiciler çok dolaşıp paranızı alabilirler. Marketler çok büyük ve ucuz. Küçük bakkallarda var. 24 saat açık marketler biraz pahalı. Domatesin kilosu 7 lira, biberin kilosu 5 lira, deste taze soğan 5 lira, mantarın 100 gr'mı 2,5 lira, meyveler gramla satılıyor ve çok pahalı. Krem peynir, kaşar peynir, İtalyan peyniri ve zeytin var... Ancak çok pahalı. Günlük sütler Türkiye'de kinden çok ucuz. Ben 2.8 litre sütü 1500 won'a aldım. Sıvı yağlar 1,5 litre olarak satılıyor. Zeytin, mısır, soya ve ismini bilmediğim diğer bitki sıvı yağları satılıyor.

 

Fiyatları çok uygun (çünkü kullanan çok az). Marketlerde poşetler parayla satılıyor. Ya da isterseniz kutuya koyabilirsiniz. Kutu bedava. Eğer eşyanız çoksa market görevlisine kutunuzu verip, adresi yazarsanız onlar kendileri kapınıza kadar getiriyor. Kozmetik ürünler neredeyse bedava burada... Ben 10 liralık alış-veriş yaptım dünyanın hediyesini verdiler. Numune kremler ve rujlar verdiler. Marketlerde tanıtım için dağıtılan yiyecekler var. Bu yiyeceklerin hepsini tatmış biri olarak Koreliler hep şekerli yiyor hatta etlere bile şeker koyuyorlar. Hastaneler sakin ve ilgi çok. Ben hastandığımda evimizin yakınındaki hastaneye gittim. İçeride 2 tane hamile bayan kontrol için gelmişti. Yani hastane bomboştu. Danışmaya giriş yapıyorsunuz, rahatsızlığınızı söylüyorsunuz, kimlik kartınızı verip girişinizi tamamlıyorsunuz. Ben 10 dakika falan beklerim diye düşünmüştüm ki, hemen çağırdılar.

 

Doktor benimle İngilizce konuştu. Derdimi anlamaya çalıştı. Tahliller yapıldı. Sonra nereli olduğumu sordu, ben de Türkiye deyince, yüzünü büyük bir sevinç kapladı. Benimle daha özel ilgilendiler. Bize olan sevgilerini belirttiler. 2 tane iğne yaptılar. Hastane masrafım 15000 Kore Won'u yani yaklaşık 16 Türk Lirası tuttu(Vatandaşı ve sosyal güvenliğim olmadığı halde bu kadar tuttu). Sonra eczaneye gidip ilaçlarımı aldım. İlaçlarda 6000 Kore Won'u tuttu yani yaklaşık 7 Türk Lirası. 2 gün sonra kontrole gittiğimde hastane masrafım yarı düşmüştü. Eşimin sosyal güvenliğini kullanabilmem için 3 ay geçmesi lazımmış. Pazara kıyafet almaya gittim. Maalesef biz Avrupalı olduğumuz için pantolonları bizlere olmuyor. Hatta en kilolu Asyalı'nın bile pantolonu olmuyor. Bizlerin vücut yapısı farklı. Aslında bizim gibi olmak istiyorlar. ;)Bende İtaweon Turist pazarına gittim ve Alman pazarından pantolon aldım. Benim yapım Almanlarla bire bir tuttu. 8 kot pantalon ve 5 gömlek-t-şört yaklaşık 160000 Kore Won'u tuttu. Eğer Türk olduğunuzu söylerseniz indirim yaparlar. Her gün bir festival, hergün bir başka eğlence var. Sizinle konuşmak isteyen bir çok kişi olacaktır. Özellikle çocuklar "Hi!" deyip kaçıyorlar.

 

Bizim gibi hava atmayı seven bir millet. Dedikodukarı, yaşamları neredeyse bizimle aynı. Misafirperverlikleri bizden daha ileri bir durumda. Bedava bir şey görünce hemen atılmalarıda aynı bizim gibi. Ama farklı şeyleri var. Çöplerini 20 parçaya bölüp atıyorlar. Mesela peçete ayrı, plastik şişe ayrı, cam şişe ayrı, yiyecek peçetesi ayrı, kağıtlar ayrı, kutular ayrı, yiyecekler ayrı, poşetler ayrı, kağıt ve plastik bardaklar bir şekilde atılıyor. Eğer kurallara uygun olarak atmazsanız 100000 Kore Won'u ceza yiyorsunuz. Evlerde terlikler bile ayrı. Banyo için ayrı, balkon için ayrı, içeride giydiğin ayrı ve dışarı için ayrı kullanıyorlar. Deterjanlar da ayrı. Burada bulaşıklara çamaşır suyu ya da koyu kıvam çamaşır suyu kullanmıyorlar. Ben bir defa yumurta bulaşığı için 1 damla çamaşır suyu kullanayım dedim, tüm aile ayağa kalktı. Bütün deterjanları çöpe attılar. :( Bulaşık için kullanılan deterjan tüm kokuyu ve yağı tamamen alıyormuş meğer bende denedim bulaşık deterjanı yeterli oluyor.

 

Kore'de kızların üstünlüğü var. Metrolarda ve dışarıda erkekler kızların kölesi gibi. Masaj yapan erkekler çanta taşıyan erkekler, parayı ödeyen erkekler, azar işitip dayak yiyen erkekler (yeminle söyleyebilirim kız yanımda tekme tokat sevgilisini dövdü ne çocuğun eli kalktı ne de dışarıdan biri müdahale etti.)Kore'de kız olmak bambaşka... Daha sonra sizlerle günlük yaşamı paylaşmaya devam edeceğim. Şimdilik bu kadar.


Previous post     
     Next post
     Blog home

The Wall

No comments
You need to sign in to comment

Quick Search

Main
to
Education
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  

Social