Başta, Bulgaristan olmak üzere, sınır ötesinden, bizim insanlarımıza musallat olan bu dolandırıcıların hikayeleri, hepsi bir birine benzer. Hikayelerin farklı olması, karşınızdaki dolandırıcının anlatım tarzı ve rol becerisine göre değişir. Ama, kalıp tamamen aynıdır.
Dolandırıcılar, sizi, internetten yada telefonunuza bıraktıkları cevapsız çağrıyı, merak edipte aramanız sonucu bulurlar.
Önce, güveninizi kazanırlar ve kendilerinide, dürüst, namuslu, dinine bağlı, babası ölmüş, anası ile birlikte, ablasının yada teyzesinin evine sığınmış, zavallı, çaresiz, bir kızcağız olarak tanıtırlar.
Hepsininde, hainmi hain, zalimmi zalim bir eniştesi vardır. Bu hain enişte, onları ya taciz etmekte, yada istemedikleri biriyle zorla evlendirmek istemektedir. Bu nedenle, evden hatta Bulgaristan'dan kaçıp, kendini kurtarmak zorundadır. Bunun için, sığınacakları bir limana ihtiyaçları vardır. O limanda, internetten yada cevapsız çağrı bırakma yöntemi ile, telefondan buldukları kişidir.
İşte asıl mesele bundan sonra başlar. Tuzağına düşürdüğü kişiye, acilen evden kaçmak zorunda olduğunu ve yanına geleceğini söyleyerek, yol parası, pasaport ve seyahat sigortası masrafları olarak, biraz para isterler. Bu parayı göndermeyen kişi ile, derhal irtibat kesilir. Ya dolandırılmayacak birisidir yada parası yoktur.
Eğer, ilk parayı gönderdiyseniz, oltaya geldiniz demektir. Asıl darbe, ondan sonra vurulur. Pasaport, sigorta vs tüm işlemlerini hallettiğini bildiren hırsız, yola çıkacağı saati bildirir ve daha sonra, birkaç kez yeniden arayıp, yolda olduğunu , şuraya vardığını buraya vardığını, Kapıkule'ye şu kadar KM kaldığını söyler. Bu konuşmaları yaparkende, karşısındaki kişi, korna sesleri otomobil gürültüleri duyar. Bu sesler banttandır ve yolda olduğuna inandırılmak içindir. Aslında, hırsız dolandırıcı, o sırada evindedir. Ne otobüse binmiştir nede Kapıkule'ye gelmiştir. Senaryonun icrası, evden sergilenmektedir.
Tuzağa düşen kişi, hırsız kadının TR'ye gireceğini söylediği saatlerde, hırsız kadın tarafından aranır. Hırsız kadın ağlayarak, büyük bir problem çıktığını, vergi, s,yorta yada kredi borcundan dolayı, ülkeden çıkmasına izin verilmediğini söyler. İnandırıcı olabilmek içinde, sınır polisi, gümrük memuru yada otobüs şoförü olarak tanıttığı birine verir telefonu. Bu kişi, ailesinden biridir. Kocası, babası yada kardeşidir.
Telefonu alan erkek hırsız; "arkadaş, bu kızcağız ağlamaktan helak oldu burada. Şu kadar borcunu ödemeden ülkeden çıkamaz. Eğer para göndereceksen, ben, otobüsü yarım saat kadar oyalarım" der. Tuzağa düşen kişi, istenilen 3 - beş bin euro parayı göndersede iş bitmez. Başka behanelerle yeniden yeniden para isterler.
Para isteme faslı, tuzağa düşen kişi, dolandırıldığını anlayana yada para gönderemez hale gelinceye kadar devam eder.